Bazı tarihî anlar vardır ki, sadece bir ulusun değil, bütün bir insanlığın hafızasına kazınır. 10 Kasım 1938 sabahı saat 09.05… Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’ndaki 71 numaralı odasında hayata gözlerini yumduğunda, sadece bir lider değil, bir çağ da kapanıyordu. Peki bu çok özel ve hüzünlü anda onun yanında kimler vardı? Gelin bu tarihi ana hem verilerle hem de insan hikâyeleriyle dokunan bir yolculukla birlikte bakalım. Son Günler: Sessizliğin İçindeki Mücadele 1938 yılının sonbaharı… Atatürk, yıllardır süren yoğun çalışma temposunun, cephelerde geçen savaşların ve bitmek bilmeyen sorumlulukların bedelini ağır bir şekilde ödüyordu. Karaciğer sirozu teşhisi konulduğunda artık…
4 YorumEtiket: bir
Dekont İbraz Ne Demek? Bir Bakış Açısı ve Günümüzdeki Önemi Finansal işlemlerde ve ticari hayatta sıklıkla karşılaştığımız terimlerden biri olan “dekont ibraz etmek”, aslında birçok kişiye karmaşık ve belirsiz gelebilecek bir kavram olabilir. Ancak, bu basit görünen terim, ekonomik ve hukuki bağlamda büyük bir öneme sahiptir. Dekont ibraz etmek, bir işlemin, ödeme ya da transferin tamamlandığını gösteren bir belgenin sunulması anlamına gelir. Bu yazıda, dekont ibrazının ne olduğunu, tarihsel arka planını ve günümüzdeki önemini inceleyeceğiz. Dekont İbrazının Tanımı ve Temel Anlamı Dekont, genellikle bankalar, finansal kurumlar veya ticari işletmeler tarafından, yapılan bir ödeme, transfer veya diğer finansal işlemlerin onaylandığını gösteren…
8 YorumAhmet Hamdi Tanpınar’ın Roman Anlayışı: Kültür, Ritüeller ve Kimlikler Üzerinden Bir Antropolojik İnceleme Bir Antropoloğun Perspektifinden: Kültürlerin Derinliklerine Yolculuk Kültürler, insanlığın farklı coğrafyalarda şekillenen, zamanla evrilen, belirli sembollerle tanımlanan ve her biri kendine özgü ritüelleri barındıran dinamik yapılar olarak varlık gösterir. Kültürel bir varlık olarak insan, kendi toplumunun değer yargılarıyla şekillenir, kimliğini, geçmişini ve varlığını bu kolektif bellekten inşa eder. Bir antropolog olarak, bu çeşitliliği anlamak, insanın sosyal yapılarındaki derin bağları ve sembolik anlamları keşfetmek arzusu içindeyim. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebi dünyasına baktığımızda da bu sorulara benzer bir yaklaşımın, yani kültürün ve kimliğin iç içe geçmiş yapılarının yansımasıyla karşılaşıyoruz. Ahmet…
8 YorumGüzelleme Nazım Türü mü? – Kelimelerin Işığında Estetik Bir Yolculuk Bir edebiyatçı için kelimeler yalnızca seslerden ibaret değildir; onlar dünyayı dönüştüren, duyguyu şekillendiren ve zamanı aşan varlıklardır. Her dizede bir anlam devrimi, her sözcükte bir duygu imparatorluğu gizlidir. Bu yüzden “Güzelleme nazım türü mü?” sorusu, sadece bir bilgi sorusu değildir; aynı zamanda estetiğin, anlatının ve insanın kendini ifade etme biçiminin derin bir sorgusudur. Güzelleme: Halk Şiirinin Yüceltilmiş Dili Güzelleme, Türk halk edebiyatının en zarif ve duygusal nazım türlerinden biridir. Nazım türü olarak güzelleme, bir varlığı —çoğunlukla bir insanı, sevgiliyi, doğayı, bazen de bir değeri— överek anlatır. Övgünün merkezinde güzellik vardır;…
6 YorumKelimelerin Yanıcılığı: Güherçile Üzerine Edebi Bir Düşünce Bir edebiyatçı için kelimeler sadece anlam taşıyan araçlar değildir; onlar, içlerinde bir yanma potansiyeli barındıran sessiz kıvılcımlardır. Her kelime, doğru bağlamda tutuşturulduğunda, bir metni dönüştürme, bir duyguyu yakma, bir bilinci yeniden inşa etme gücüne sahiptir. İşte tam bu noktada “Güherçile yanıcı mı?” sorusu yalnızca kimyasal bir merak değil, aynı zamanda derin bir edebi metafor hâline gelir. Çünkü güherçile —ya da bilinen adıyla potasyum nitrat— nasıl barutun kalbinde ateşi doğuruyorsa, kelimeler de edebiyatın içinde anlamın kıvılcımını yaratır. Güherçile: Maddeden Anlama, Kimyadan Edebiyata Kimyasal olarak konuşacak olursak, güherçile yanıcı değildir, ama yanmayı sağlar. Oksijen verici…
4 YorumGüherçile Nedir TDK? Kültürel Kimliklerin Sessiz Tanığı Olarak Bir Madde Bir antropolog olarak, her kültürün maddi unsurlarında insanın hikâyesini ararım. Güherçile — kimyasal adıyla potasyum nitrat — yalnızca bir madde değil, insan topluluklarının doğayla kurduğu ilişkinin sessiz bir tanığıdır. TDK’ye göre güherçile, “barut yapımında kullanılan beyaz kristal bir madde”dir. Ancak antropolojik açıdan bu tanımın ötesinde, güherçile; güç, dönüşüm ve kutsallık kavramlarıyla örülü bir kültürel simgedir. Bu yazıda, “Güherçile nedir TDK?” sorusunu yalnızca kelime anlamı düzeyinde değil, ritüellerden kimlik inşasına kadar uzanan bir kültürel derinlikle ele alacağız. Çünkü her madde, insan eliyle işlendiğinde bir simgeye dönüşür; güherçile de bu simgelerin en…
8 YorumIşık Çakması Nasıl Olur? Bilimden Hislere Uzanan Parlayan Bir Soru Bazı konular vardır, hem bilim insanının ilgisini çeker hem de sanatçının kalbini… Işık çakması işte tam olarak öyle bir fenomendir. Bir yanda fiziksel olarak ölçülebilen bir enerji patlaması, diğer yanda duygusal olarak etkileyici bir deneyim. Kimimiz için bu, gökyüzündeki yıldırımın büyüsü; kimimiz içinse ekranın bir anda parlamasıyla irkilen bir an. Bugün bu konuyu farklı bakış açılarıyla, yani kadınların duygusal ve toplumsal etkiler odaklı, erkeklerin ise objektif ve veri merkezli yaklaşımları üzerinden ele alıyoruz. Çünkü ışığın çakması sadece bir fizik olayı değil — aynı zamanda insanın ışıkla kurduğu ilişkinin yansımasıdır. Işık…
8 YorumGirişik Birleşik Cümle: Dilin Felsefi Yüzü Bir Cümledeki Derinlik: Girişik Birleşik Cümleyi Anlamak “Dil, düşüncenin aracı değil, düşünceyi şekillendiren bir araçtır.” Bu söz, dilin ne kadar önemli ve derin bir olgu olduğunu anlatmak için oldukça geçerlidir. Dil, insanın dünyayı nasıl algıladığını, nasıl düşünmeye başladığını, nasıl anlamlar oluşturduğunu etkileyen bir etken haline gelir. Özellikle dilin yapısal bileşenlerinden biri olan cümle yapıları, yalnızca dilin temel kurallarını değil, aynı zamanda insanların dünyayı nasıl kategorize ettiklerini de ortaya koyar. Bu bağlamda, “girişik birleşik cümle” üzerine düşünmek, sadece dilbilgisel bir mesele olmanın ötesine geçer. Felsefi bir bakış açısıyla, dilin şekillendirdiği gerçeklik anlayışımıza dair önemli çıkarımlar…
8 YorumEdebi Gerçeklik Ne Demek? Ekonomik Bir Perspektiften Analiz Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları Bir ekonomist olarak, kaynakların sınırlılığı ve bireylerin yapacağı seçimlerin sonuçları üzerine düşünmek, her zaman merkezi bir temadır. Her birey, sınırlı kaynaklarını (zaman, para, emek) en verimli şekilde kullanmaya çalışırken, bu seçimlerin uzun vadeli etkileri sadece kendilerini değil, toplumu da etkiler. Benzer şekilde, ekonomideki her karar, tıpkı edebi bir anlatının yapısal öğeleri gibi, farklı sonuçlara yol açar. Bu yazıda, “edebi gerçeklik” kavramını ekonomi perspektifinden ele alarak, piyasa dinamikleri, bireysel kararlar ve toplumsal refah bağlamında nasıl bir yeri olduğunu inceleyeceğiz. Edebi Gerçeklik: Ekonomi ve Anlamın Kesiştiği Nokta Edebi gerçeklik,…
8 YorumBaşlık: 1 Halk Ekmeği Kaç Lira? Ekmek Üzerinden Yapılan Hesaplarla Hangi Gerçekler Gizleniyor? Hadi itiraf edelim, hepimizin cebinden bir şekilde ekmek parası çıkıyor. Fakat son günlerde “1 halk ekmeği kaç lira?” sorusunu sormaya başladığımızda, hepimizin aklında bir soru daha beliriyor: Peki bu fiyatı ödemek gerçekten adil mi? Halk ekmeği fiyatları, sosyal eşitsizliği, devletin gıda politikalarını ve hatta ekonominin ne kadar derinlerine indiğimizi gözler önüne seriyor. Ancak gelin görün ki, bu konuda doğru cevaplar vermek çok zor. Her ne kadar halk ekmeği denince, “ucuz ve herkesin alabileceği bir şey” düşünülse de, işin aslı öyle mi? Halk Ekmek: Gerçekten Halk İçin Mi?…
8 Yorum