Girenler mi Daha Kararlı, Ürünler mi?
Hepimiz, alışveriş yaparken bazen çok büyük bir kararsızlık yaşayabiliyoruz, değil mi? Eskişehir’de bir kafede otururken bile, yeni bir telefon almak için birkaç hafta boyunca araştırma yapabiliyorum. Çünkü bir ürün hakkında karar vermek, bazen sadece o ürünün kalitesine değil, o ürünü seçme sürecine de bağlı. Yani aslında, karar verme sürecinde en büyük etkenler, ürünün özellikleriyle birlikte, girenlerin (yani bizlerin) tutumu ve yaklaşımı. Peki, “Girenler mi daha kararlı, ürünler mi?” sorusunun cevabını bilimsel bir şekilde, ama herkesin anlayacağı şekilde inceleyelim.
Karar Verirken Ürün mü, Biz mi Etkiliyiz?
Öncelikle, “girenler” derken aslında kastettiğimiz şey, herhangi bir ürün veya hizmeti seçmeye çalışan bizleriz. İnsanlar, alışveriş yaparken veya bir karar verirken, geçmiş deneyimlerine, duygusal hallerine, hatta o anki ruh hallerine göre farklı kararlar verebilirler. Ama bu tamamen bizim “kararlı” olup olmamıza, yani girenlerin (bizim) tutumumuza bağlı bir durum. Ürünlerse kendi başlarına kararlı değil, sadece biz onları nasıl algılarsak öyle kararlarımıza etki ederler.
Peki, bunu biraz daha somutlaştırmak için bir örnek vereyim: Farz edelim ki bir çamaşır makinesi alacaksınız. Bu ürün hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz, fiyatını araştırırsınız, teknik özelliklerine göz atarsınız. Ama bir noktada, kullanıcı yorumları ve tavsiyeleri, gerçekten ne kadar güvenebileceğinizle ilgili soru işaretleri yaratabilir. Bu noktada, kararı veren şey yalnızca ürünün teknik özellikleri değil, aynı zamanda girenlerin (yani bizim) mevcut ruh halimiz ve güven duygumuz. Eğer o çamaşır makinesine güvenmeye karar verirseniz, teknik özellikleri ikinci plana atabilirsiniz. İşte burada girenlerin kararlılığı devreye giriyor.
Karar Verme Süreci: Ürünlerin Rolü
Ürünler de tabii ki kararlı olma noktasında önemli bir rol oynar, fakat bu genellikle kullanıcıdan (girenlerden) gelen bir istek veya beklentiyle şekillenir. Yani ürün, ne kadar iyi olursa olsun, onu gerçekten almak için bizlerin kararlı ve istekli olması gerekir. Diğer yandan, bazen çok popüler olan bir ürün, bir kişiye göre mükemmel olsa da, başka biri için fazlasıyla gereksiz olabilir.
Örneğin, bir telefonda, kameranın megapikselinden tutun, bataryanın ömrüne kadar her şey detaylı bir şekilde inceleniyor. Ancak, bazen kullanıcılar bu özellikleri dikkate alırken, aslında daha önemli olan diğer faktörleri gözden kaçırabiliyorlar. Yani, kararlılık meselesi yalnızca ürünün içindeki özelliklerle değil, aynı zamanda girenlerin (bizlerin) o ürünle ilişki kurma biçimiyle de alakalı.
13.000 TL’lik Telefon vs. Öğrencilik Bütçesi
Eskişehir’de bir üniversitede çalışan biri olarak, bazen arkadaşlarımın yaptığı alışveriş seçimlerini gözlemlemek ilginç olabiliyor. Düşünsenize, öğrencilik bütçesinin kısıtlı olduğu bir dünyada, bazen kararsız bir şekilde bir telefon almaya çalışan arkadaşım, bir anda 13.000 TL’lik bir telefona karar verebiliyor. Bu, tamamen girenin, yani arkadaşımın kararlılığı ve arzusuyla ilgili. Aslında telefonun ne kadar “kararlı” olduğunu sorgulamak yerine, karar verenin bu kadar kararlı olmasının sebepleri üzerine kafa yorabiliriz.
Peki, böyle bir durumda ürünün kendisi mi karar veriyor, yoksa girenin karar verme süreci mi? Bence ikisinin de etkisi var. Bir ürün ne kadar iyi olursa olsun, bizlerin o ürünü almak için ne kadar kararlı olduğumuz önemli. Eğer gerçekten ihtiyacınız olan bir şeyse, ve o ürün bu ihtiyacı karşılıyorsa, o zaman ürün kendiliğinden kararlı hale gelir. Ancak, bir ürün her ne kadar mükemmel olursa olsun, eğer kişi bu ürüne gerçekten ihtiyacı olduğuna karar vermezse, o ürünün kararlılığı hiç bir işe yaramaz.
Sonuç: Kararlılık Nerede Başlar?
Sonuç olarak, “girenler mi daha kararlı, ürünler mi?” sorusunun cevabı, aslında her iki faktörün birleşiminde saklı. Ürünler, ne kadar iyi olursa olsun, kullanıcıların (girenlerin) kararlılığına ihtiyaç duyar. Ürünün sağladığı değer ne kadar yüksekse, kullanıcılar da o kadar kararlı olurlar. Ancak unutulmamalıdır ki, kararlılık yalnızca ürünün fiziksel özelliklerine dayanmaz; aynı zamanda kişisel beklentiler, geçmiş deneyimler ve hatta ruh halimiz de kararlarımızı etkiler.
Alışveriş yaparken, bir ürüne karar vermek kadar, o ürünü almak için ne kadar kararlı olduğumuz da önemli. Yani, bazen o 13.000 TL’lik telefonun gerçekten gerekli olup olmadığını, o anda hangi duygusal durumdayken o kararı verdiğimi sorgulamak, beni daha sağlıklı bir karar vermeye götürebilir. Gerçekten neyin önemli olduğunu bilmek, o ürünlerin ya da bizim ne kadar kararlı olduğumuzu anlamamıza yardımcı olur.